Benim D&D evreninde “aklını kaçırmış bir paladin” şeklinde tanımlayabileceğim -ki hangi paladin aklını kaçırmamış ki- melek ırkı Malakim, günün tüm stresini ve medeni hayatın tüm söyleyemediğimiz “fuck off” larını telafi edecek bir gameplaye sahip “anblebılıl” (unbelievable) bir karakterdir. Malakimler Cennet’in tüm onurunu ve Tanrı’nın cezalandırıcı tarafını benimsemiş, köpeklemesine yok edici, manyağın önde gideni, hasta ruhlu tiranlardır, o nedenle de ben çok severim.
Resonance
Tam bir gurur ve erdem kumkuması olan Malakimler için en önemli şey bilin bakalım nedir? Evet gurur ve erdem. Malakimler bir insana veya semavi varlığa bakıp onun doğasının ne kadar saf ve erdemli veya bencil olduğunu anlayabilir, ki bencilliğin melekler için en büyük dissonance olduğunu unutmayalım. Eğer bir Malakim’in dikkatini çektiyseniz ki önermiyorum, bu saatten sonra yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Ya tüm sıkıntıları birden yok olur veya direkt nalları dikerler.
Malakim için atılan adımdan yapılan şakaya, çiğnenen lokmadan içilen suya kadar her şey ölümüne ciddidir. Olabilecek en fazla düzeltmeyi ve iyileştirmeyi yapmayı kendilerine görev edinmişlerdir. O nedenle de Malakimler’in etrafında olmak biraz askerde olmaya benzer. Dışarıda bir savaş var, insanlar (lafın gelişi) ölüyor ve Malakimler’in tek istediği biraz disiplin ve saygı…
Dissonance
Malakimler için en büyük uyumsuzluk onursuzluk, şerefsizlik, haysiyetsizlik, ikiyüzlülük, itlik, köpeklik, serserilik, hayvanlıktır. Öhöm… Biraz abartmış olabilirim ama bu konuda ne kadar ciddi olduklarını şöyle açıklayayım; Cehennem’de bir tane bile düşmüş Malakim yoktur. Çünkü düşmektense semavi bedenlerinin ve ona güç veren Force’larının vücutlarından sökülüp alınmasını tercih ederler. Ayrıca işlerini çok sevdikleri için genelde düşme gibi bir sorunla karşılaşmazlar. Bazıları onların baya baya “düşemediğini” iddia eder.
Her Malakim’in kendini doğru ve yanlışlarını yansıtan bir onur kodu vardır ve etrafındakilerin bu koda uymalarını beklerler. Bu kod genelde iki ila dört yemin barındırır ki bunların ikisi kesin her Malakim’in kodunda mevcuttur.
- Kendi seçenekleri dahilindeyse bir Malakim asla bir kötülüğün yaşamasına izin vermez. Bu nedenle eğer bir Malakim bir şeytana işbirliği yaptığı sürece yaşayabileceğini söylüyorsa, yalan söylüyordur ve “that poor bastard” ın saniyeleri kalmıştır.
- Malakimler asla teslim olmazlar veya esir alınmalarına izin vermezler. Bu nedenle de kendilerini öldürürler. Zaten dünyevi (corporeal) ölüme alışkın olan Malakimler diğerleri gibi ölümün getirdiği Travma’dan etkilenmeden yüzlerce kez tekrar dönebilir.
Malakimler o kadar intense manyaklardır ki insan vessellerine kendi avladıkları hayvanın derisinden kıyafetler falan giydirirler. Malakimler bir şeytanın hayal edebileceği en kötü kabustur. Eminim Cehennem’de çocuklara öcü olarak onları gösteriyorlardır.
Yanda gördüğünüz Mel Gibson tipli abimiz Archangel of Sword, Kılıcın Baş Meleği Lawrence’tır ve kendisi bilin bakalım ne? Evet Malakite.
Bu yazımda Force, Travma gibi yeni terimlerle karşılaştık ama bu terimleri Melek Korosu ve Şeytan Bandi bittikten sonra işlemeyi düşünüyorum. Bir dahaki konumuz havadaki kuş da olabilir, yerdeki taş da. Çünkü bir dahaki yazımda size şekil değiştirici Kyriotateslar’ı anlatacağım. O zamana kadar aman diyeyim belaya bulaşmayın, başınıza Malakim falan sarmayın.