Melekler yeterince korkutucu değilse, cehennemin en gözde tricksterlarından olan Balseraphlarla başlıyorum can celestialler. Fakat başlamadan evvel, bu evrende olan her şeyi olduğu gibi, demonları da Senfoni çatısında düşünmemiz gerektiğini belirtmeden edemeyeceğim. Demonlar Cennet’ten düştüklerinde Allah tarafından Senfoni’yle bağları kesilmiştir. Bu nedenle celestial varlıklarını desteklemek için her demon kendi Senfoni’sini içinde taşır ve her birinin dünyayı kendi Senfoni’si çevresinde görmesinin nedeni de budur. Oldukça bencil olan demonların her biri dünyayı kendi Senfonileri çerçevesinde algıladıkları için birbirleriyle gönülden bağ kuramayan ve bireyselliğin en tepe noktasını temsil eden celestial bireyler olmuşlardır.
Antiparantez olarak belirtmek isterim ki, Senfoni’yle bağının kesilmesi sonucunda demonlar çok büyük bir kolektif bilgi kaynağından da mahrum kalmışlardır. Çünkü Senfoni celestial eylemlerin radarı gibi de kullanılan bir fenomendir. Fakat kendi iç Senfonileri bizim bildiğimiz büyük ve otantik olanla asla kıyaslanamasa da, bireysel bağlamda meleklere karşı güçlü olmalarını sağlar. Çünkü onlar tekil bir güç kaynağından beslenirken, melekler kocaman bir havuzdan kendi paylarını çekmektedirler.
Resonance
Balseraphlar bencillik günahını işlemeden evvel “most holy” olarak adlandırılan Seraphların infernal karşılıklarıdır. Biz Seraphlardan bahsederken asla yalan söylemediklerini ve yalanı sezebildiklerini söylemiştik, fakat onlar aynı zamanda doğruluğu ve evrensel doğrunun birçok versiyonunu da görebilirler. Balseraphlar düştüğünde doğruyu görme yetileri de onlarla birlikte yozlaşmış ve sadece kendi paranoyak görülerini destekleyen perspektifle etrafa bakmaya başladıkları için, doğrunun sadece kendilerine hizmet eden kısmını görürler. Balseraphlar için masum, günahsız kişi yoktur. Bir melek bile mutlaka bir yerlerde ucu yoz bir sonuca varan eylemlerde bulunmuştur. Nitekim Balseraphlar bu anlatıyı desteklemeyi ve insanları da buna inandırmayı çok severler. Resonanslarının en belirgin özelliği, bireyleri kendi anlatılarına inandırabilme yeteneğidir. Örneğin, birisi sizin kulağınıza eğilip annenizin bir adamla “yattığını” söylerse, aklınıza annenizin babanıza ihanet ettiği düşüncesi gelir. Fakat o sırada anneniz ve babanız koltukta uzanıp film izliyor olabilir.
Dissonance
Şeytanların çelişkisinden daha evvel bahsetmiştik. Kısaca şeytanlar zamanında melek oldukları için içlerinde doğdukları kişi ve şimdi oldukları kişi arasında sürekli bir çatışma barındırırlar. O nedenle “Vay ben düştüm vay ben nasıl baba şaytanım biliyor musunuz offf en baba şeytan benim” gibi etrafta gezemiyorlar haliyle. Balseraphlar da yine Seraphlar gibi yalan söyleyemezler, en azından direkt olarak. Kendileri master manipulatör olarak direkt yalan söylemeden bireyleri bir anlatıya inandırmakta ustadırlar. Fakat en büyük disonansları anlattıkları anlatının kendi içinde çelişkili olması ve bundan ötürü karşısındakinin buna inanmamasıdır. O zaman kendi anlatıları içinde, tıpkı kuyruğunu ısıran yılanlar gibi hapsolurlar ve disonans kazanırlar.
Yukarıdaki örneğe geri dönelim, anneniz babanızla uzanırken gerçekten de bir adamla “yatıyor” oluyor, teknik olarak. Fakat eğer sizin anneniz vefat etmişse, bu hikayede kocaman bir çelişki oluşturur ve Balseraph kendi kuyruğuna takılıp düşer.
Eğer bir Balseraphla karşılaşırsanız, çok yüksek ihtimalle gerçek doğasını sizinle paylaşmaz. O nedenle sadece size her duyduğunuza inanmamanız gerektiğini söyleyebilirim. O zamana kadar kuyruklu ve kanatlı insanlardan uzak durun e mi?